top of page
  • Derya Dinç

Yazar Olmak İsteyenler İçin Türkiye’de Yayıncılık Sektörü

Yazarlık pek çok insanın hayallerini süsleyen bir kariyer yolu. Magazin basınında gördüğümüz ünlü yazarların ışıltılı hayatları bir çoğumuz için sıkıcı ofis işlerimizden kurtulmanın çözümlerinden birini sunuyor. Fakat yazar olmak, bu konuda yeteneği olanlar için bile sanıldığı kadar kolay bir zafer değil.


Peki yazdığınız kitabı ülkemizde yayınlatmanız zor mu? Yazar olmak isteyen, hatta elinde bitmiş metni hazır olan pek çok kişinin aklındaki soru da tam olarak bu. Bu yazımda size Türkiye’deki yayıncılık sektörünü, sektörün genel oyuncularını ve kitabınızı bastırma şansını elde edebilmek için geçmeniz gereken yolları anlatacağım.



Bu dünyaya atılacaksanız öncelikle sektörün olmazsa olmaz oyuncularını tanımanızda fayda var. Siz, bir yazar olarak masaya içerik getiriyor olabilirsiniz ancak aklınızda harika bir fikir ya da elinizde bir metin olması henüz bunun bir kitap olduğu anlamına gelmiyor ve yazdıklarınızı gerçek bir kitap haline getirip raflara taşımak için pek çok insanın emeği gerekiyor. Peki yayıncılık sektörünün ana oyuncuları kim?


Editörler

Editörler kitapların gizli süper kahramanlarıdır ve her yazarın iyi bir editöre ihtiyacı vardır. Bir editör sadece kitabınızdaki hataları bulmakla kalmaz, aynı zamanda size hikâyedeki eksiklikleri, kitabınızı geride tutan bölümleri ve tüm içeriği nasıl daha iyi hale getirebileceğinizi bulmanız konusunda da yardım sağlar. Serbest çalışan editörler sizin eseriniz için en doğru yayınevini bilir ve sizi bunlara yönlendirebilirler. Bu nedenle eğer imkânınız varsa, elinizdeki metni yayınevlerine göndermeden önce bir editör ile metin üzerinde çalışmak sizi diğer yazar adaylarından bir adım öteye taşır. Böylece metninizi alan yayınevi editörü daha temiz, okunaklı ve ilerlemiş bir içerik üzerinde çalışır. Dosyanızı kabul ettiği takdirde yükleneceği iş miktarının daha az olacağını bilir. Çok iyi bir içeriğe sahip olduğu halde yoğun bir editörlük çalışması gerektiren kitaplar diğerlerinin gölgesinde kalabilir. Yayınevlerinin eline her hafta onlarca dosya geçtiğini düşünürseniz bu aşamada öne çıkmanın ne kadar değerli olduğunu görebilirsiniz.


Yayınevleri

Yayınevi, sizin kitaplarınızı basmak için gerekli kadroyu bünyesinde bulandıran firmadır ve bu kadro sandığınızdan daha kalabalık olabilir. Yayınevinin okuyucu kitlesine uygun kitapları seçen editörler, aynı zamanda bu metinleri baskıya uygun bir hale getirirler. Yayınevi ile çalışan deneyimli redaktör ve son okumacılar metninizdeki hata oranını en aza indirir. Kitabınızı kâğıda yazılı sayfalardan ya da Word üzerindeki basit bir metinden kitap tasarımına dönüştüren kişilere ise sektörde dizgici ya da grafiker adı verilir. Kitabınız pazarlama ekibi tarafından kitapçılara ve internet sitelerine tanıtılır ve sosyal medyada kendisine bir yer edinir.


Dağıtım Firmaları ve Kitapçılar

Kitabınızın matbaadan çıkmasının ardından ilk adresi dağıtım firmalarıdır. Kitap üzerinden kâr elde eden bu firmalar, yayınevleri ile kitapçılar arasındaki halkayı oluşturur ve yayınevlerinden aldıkları kitapların kitapçılara ulaşmasını sağlarlar. Kitabınızın, bünyesinde kısıtlı yeri bulunan bir kitapçıda yer alması ise birlikte çalıştığınız yayınevine bağlıdır. Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği'nin (YAYBİR) açıkladığı Ocak 2022 verilerine göre ülkemizde toplam 21.192.225 kitap basıldı. Tüm bu kitapların her kitapçıda yer alması mümkün olmadığı için, kitapçılar satması en olası başlıklara yer vermeyi tercih ederler. Bu da eserinizin kitapçılarda yer almasını rekabete bağlı hale getirir. Bunun ötesinde kitapları kapağı görünecek bir şekilde rafa koymak, göz seviyesinde bir rafa yerleştirmek, yeni çıkanlar kategorisine dahil etmek, girişte ya da kasanın yanında yığın yapmak, poster ya da diğer görsel materyalleri sergilemek gibi tanıtım ve pazarlama faaliyetleri de yayınevinin kitapçıya fazladan para ödemesini gerektirir.



Peki kendiniz için doğru yayınevini nasıl seçeceksiniz? Eseriniz için doğru yayınevini seçmek neden bu kadar önemlidir? İyi bir yazar olmak için sadece iyi bir okuyucu olmak yetmez, aynı zamanda iyi bir araştırmacı da olmanız gerekir. Bu noktada kendinize cevabını sadece sizin bilebileceğiniz soruları sormanın vakti gelmiş demektir. Hangi yazarlardan ilham aldınız? Yazım tarzınız kime benziyor? Kitabınız hangi kategoriye dahil? Bu soruların yanıtlarını verdikten sonra sıra kitapçıları ya da internet dünyasını arşınlamaya geldi demektir. İlham aldığınız yazarları ülkemizde kim temsil ediyor? Eserinize benzer kitapları basan yayınevleri hangileri?


Bu aşamada pek çok yazar adayı en büyük yayınevlerinin peşinden koşma hatasına düşüyor. Dosyanıza dönüş süreleri altı ayı bulabilen, bazısından ise hiçbir zaman cevap alamayacağınız bu firmalar ile vakit kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda umudunuzu da kaybedip yazarlık hayallerinizi bir kenara atabiliyorsunuz. Bu noktada önemli olan en büyük ya da ünlü yayınevini değil, size uygun olanı tespit edebilmek. Tanıtım dosyanızı birden fazla yayınevine gönderebilir ve şanslıysanız size en iyi teklifte bulunan yayınevini seçebilirsiniz.


Peki ya tüm yayınevlerinden olumsuz dönüş aldıysanız ne olacak? Koşa koşa para karşılığında kitap basan yayınevlerine (self-publishing) mi gideceksiniz? Eğer metniniz için doğru yayınevlerini seçtiğinizden eminseniz fakat hepsinden de olumsuz geri dönüş almışsanız, kitabınızı bastırmadan önce içeriğin üstünden geçmekte fayda var demektir. Sizi reddeden editörlerden nedenleri ile ilgili geri dönüş isteyebilir, kendinizi ve metninizi geliştirmek için onların tavsiyelerinden yararlanabilirsiniz. Bazı yayınevleri şirket politikası olarak bu tarz yorumlarda bulunmaktan kaçınırken diğerleri size eserinizi neden reddettiklerine dair bir açıklamada bulunabiliyor. Fakat bu noktada iş yoğunluğundan ötürü çoğu editörün kitabınızın tümünü okumaya vakti olmayabileceğini unutmayın.


Yayınevlerinin sizi reddetmesi her yazar için zor bir durumdur. Ancak en ünlü yazarların bile hayatlarının bir döneminde aynı durumla karşılaştığını unutmayın. Harry Potter’ı reddeden 12 yayınevinin şu an nasıl hissettiklerini düşünün. J.K. Rowling ilk Harry Potter kitabını sonunda bir yayınevine satabildiğinde ise sadece 1.500 Pound avans almıştı. Günümüzde ise Harry Potter’ın marka değeri 25 milyar dolara ulaşmıştır.


Diyelim bir yayınevi kitabınızı seçti ve siz de artık bir yazar olma yolunda en zor ikinci adımı (ilk adım kitabınızı tamamlamaktı) attınız. Şimdi sizi neler bekliyor? İlk olarak yayınevi ile yapacağınız sözleşmeyi çok dikkatli bir şekilde okuyun. Burada alacağınız telif miktarı, sözleşme süresi, basım süresi, bedelsiz alacağınız kitap miktarı ve kişisel haklarınız gibi konulara dikkat edin. İlk kitabınızda fazla pazarlık şansınız olmayabileceğini unutmayın. Fakat iyi bir satış miktarı yakalayabilecek bir içeriğe sahipseniz bu durum sonraki kitaplarınızda değişecektir.



Bir yayınevi ile başarılı bir şekilde anlaştıysanız karşınıza çıkan manzara hiç de hayallerinizdeki gibi olmayacak ve banka hesabınıza para yağmaya başlamayacak. İlk olarak kitabınızın bir takım masrafları olacağını kabul etmeniz gerekiyor. Yayınevinde çalışan editörler kitabınızı düzeltmek için zaman harcayacak. Dizgiciler metninizi uygun programlarla (merak edenler için genelde kullanılan program inDesign’dır) kitap haline getirecek. Kapağınız tasarlanacak. ISBN numarası ve barkod almak gibi süreçler tamamlanacak. Daha sonra da kitabınız o günün şartlarına göre en uygun fiyat teklifi veren matbaaya gönderilecek. Kitabınız ne kadar çok basılırsa maliyeti o kadar düşük olacaktır. Kitabınızı basmayı seçmiş bir yayınevi ilk basımı düşük adetlerde tutabilir ve genelde 1000-2000 adet ile başlayabilir. Bu sizi endişelendirmesin. Kitabınızın içeriği iyiyse, doğru yayınevinden çıkıyorsa ve doğru şekilde tanıtılırsa tekrar basımlar gelecektir.


Yayıncılık sektörünün iç işleyişi de diğer sektörlerden farklı değildir. Ülkemizdeki yayın evlerinin çoğunu küçük şirketler oluşturur. Bu şirketlerde kitap seçimi patrona ya da şef editöre aittir. Daha büyük, kurumsal firmalarda ise editör tarafından ön onay alan kitabınızın basılıp basılmayacağı kararı bir yayın kurulu tarafından veriliyor olabilir. Bu da yayınevi için daha profesyonel bir çizgi ve daha istikrarlı bir yayın programı anlamına gelir.


Kendi içeriğinize uygun bir yayınevi ile çalışmanız, yazdığınız içerik konusunda daha yoğun ve doğru bir destek almanızı sağlar. Yayınevinizin desteği ile fuarların yanı sıra imza günlerinde, televizyon ve basılı yayın röportajlarında yer alabilirsiniz. Ancak ağırlıkla roman basan bir yayınevinden örneğin bir kişisel gelişim kitabı yayınlatmışsanız, bu tarz etkinliklere katılım şansınız düşer, çünkü o yayınevi muhtemelen en öne çıkan romanlarının tanıtımına sizin başlığınızdan daha fazla ilgi gösterecek, televizyon programı ve fuar gibi ayrıcalıkları roman yazarlarına ayıracaktır.


Ayrıca doğru bir yayınevi ile çalışmanız, sizin yazdığınız içerik konusunda daha deneyimli editörler ile iş birliği yapma şansınızı da arttırır. Ülkemizde editörlük konusunda gerekli eğitim programları eksik olduğundan, bu alanda çalışanlar genelde iş üzerinde ve usta-çırak ilişkisi ile yetiştirilir. Benzer içerikler üzerinde ve aynı kategoriden yazarlar ile uzun süre boyunca çalışmak, bir editörün o konuda uzmanlaşması anlamına gelir. Örneğin ağırlıklı olarak tarihi romantik kurgu eserler üzerinde çalışan bir editör, aynı kategorideki hikâyenizi daha iyi yönlendirebilir, eksikliklerinizi daha iyi bulabilir ve sonuç olarak ortaya daha iyi bir eser çıkmasını sağlar.


Doğru yayınevi seçmenin belki de en önemli sonuçlarından biri doğru hedef kitleye ulaşmanızdır. Yayınevleri günümüzde sosyal medya pazarlamasını gittikçe daha yoğun olarak kullanıyor. Romanınızı bastırmak istediğiniz yayınevi sosyal medyada sizin içeriğinize benzer yayınları tercih eden kalabalık bir takipçi listesine sahipse, bu satış rakamlarınız üzerinde etkili olacaktır. Romanınız için yapılacak en düşük bütçeli bu reklamların doğru kişilere ulaşması ancak sizin doğru yayınevini seçmeniz ile mümkün olur.


Ülkemizdeki yayıncılık sektörü de diğer tüm alanlarda olduğu gibi kendisine özel adetler barındıran bir iş koludur. Sadece İstanbul’da iki binin üzerinde yayınevi bulunur ve bu geniş dünyada kendinize ait doğru yeri bulmanız zaman alabilir. Yazar adaylarının kendilerini ve içeriklerini geliştirerek sabırla ve yılmadan doğru firmaları kovalamaları, fuarlara, eğitimlere ve seminerlere katılarak bu çevreye dahil olmanın bir yolunu bulmaları gerekir.


Tüm yazar adaylarına kalpten bol şans diliyorum.

Derya Dinç

202 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page